Sosyal Medya

İstanbul, Atik Valide Bimarhanesi

İstanbul, Atik Valide Bimarhanesi

Dârüşşifa binası 1865’te İstanbul'da görülen şiddetli kolera salgınında koleraya yakalananlara hizmet verdi.Bir süre sonra da askeri hastane olarak kullanılmaya başlandı.

Toptaşı Bimarhanesi

II. Selim'in başkadını ve III. Murad'ın annesi Nurbânu Sultan tarafından 1570-1579 yılları arasında Üsküdar/Toptaşı’nda yaptırılan, Valide-i Atik Bimarhanesi, Toptaşı Nurbânu Valide Sultan Dârüşşifası, III. Selim tarafından kurulan Nizâm-ı Cedîd’e kışla olarak tahsis edildi. Bir süre sonra da askeri hastane olarak kullanılmaya başlandı (1799).

Dârüşşifa binası 1865’te İstanbul'da görülen şiddetli kolera salgınında koleraya yakalananlara hizmet verdi. Salgının ardından askeri depoya dönüştürüldü. Bir süre sonra Süleymaniye Bimarhanesi'nden getirilen akıl hastaları yerleştirildi ve bulunduğu yere nispetle Toptaşı Bimarhanesi adı verildi (1873). Çevresine zararlı olduğu ihbar edilen akıl hastaları, Zaptiye Nezareti hekimi ve ailesinin seçeceği iki hekim tarafından muayene edilip Toptaşı Bimarhanesi’ne yatırılmaya başlandı. Üsküdar Bimarhanesi adıyla da anılıyordu.

Irk, din ve mezhep ayırmaksızın bütün Osmanlı akıl hastalarına mahsus olan Toptaşı Bimarhanesi’nde hasta sayısı giderek artıyordu. Ağustos 1893’te kolera salgını başlayınca hemen kordona alındı ve giriş çıkışlar yasaklandı. Koğuşlar ve diğer mekânlar klorla dezenfekte edilip içme sularının kaynatılmasına rağmen koleralı sayısı 116’ya çıkmıştı (85 vefat, 31 şifa). Üsküdar Bimarhanesi’ndeki koleranın hasta fazlalığından kaynaklandığı düşünüldü ve taşradan hasta kabulü durduruldu. Bimarhanenin hasta sayısı 150 kadın, 300 erkek olmak üzere 450 kişiyle sınırlandırıldı.

II. Meşrutiyet’in ilânından sonra Toptaşı Bimarhanesi esaslı bir onarıma alındı. Müzikle tedavinin eski bimarhanelerde de uygulandığı dikkate alınarak bir gramofon ve çok sayıda plak satın alındı. Gramofondan müzik dinlemek akıl hastaları arasında büyük memnuniyet yarattı.

Dr. Mazhar Osman'ın Bimarhane sertabipliğine tayiniyle köklü değişimler başladı (1919). Eski tedavi yöntemleri terk edildi. Çağdaş bilgilere dayalı laboratuvarlar kuruldu. Bu laboratuvarlarda Türkiye’nin ilk nöropsikiyatrları yetişti. Dr. Mazhar Osman’ın (Uzman) girişimiyle Bimarhane’deki akıl hastaları Bakırköy’de kurulan İstanbul Emraz-ı Akliye ve Asabiye[Akıl ve Sinir Hastalıkları] Hastanesi’ne taşındı (15 Haziran 1927). Bir süre boş kalan dârüşşifa binası uzunca bir müddet Gümrük ve Tekel Bakanlığı tarafından tütün bakım atölyesi olarak kullanıldı. (1935-1976).

Dârüşşifaya İmam-Hatip Lisesi yerleştirildi (1977). Dârülhadis ve dârülkurra bölümleri ise Toptaşı Cezaevi oldu. Sonraki yıllarda boşaltılan dârüşşifa, aşhane, tabhane, kervansaray, dârülhadis ve dârülkurra bölümleri önce Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne, 2010 yılında ise yeni kurulan Fatih Sultan Mehmed Vakıf Üniversitesi’ne tahsis edilmiştir. Günümüzde (2013) restore edilmektedir.

Kaynak: http://www.uskudaristanbul.com/firmadetay.asp?id=2898