Osmanlı Hekimlerinin Sağlıklı Yaşam Şifreleri
Ninelerimizin şifalı bitki kültürü aslında Osmanlı hekimlerinin öğretilerinden geliyor. 150 yıllık süreçte kaybolmaya başlayan bu yaşam birikimi şimdi modern tıpla bütünleşerek geri geliyor.
Ninelerimizin şifalı bitki kültürü aslında Osmanlı hekimlerinin öğretilerinden geliyor. 150 yıllık süreçte kaybolmaya başlayan bu yaşam birikimi şimdi modern tıpla bütünleşerek geri geliyor. “Eski tıp tedavi etmek, yeni tıp tedavi ettiği kişiyi tanımak üzerine inşa edilmiş.
Osmanlı’da hekim önce sağlıklı yaşam nasıl olur onu anlatır ve halkı eğitirdi” diyen Prof. Dr. Ayten Altıntaş, Osmanlı hekimlerinin sağlıklı yaşam konusunda öngörülerini şöyle anlatıyor: Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir hekim tayin olduğunda gittiği yerde önce dağları taşları inceler, rüzgâr nereden esiyor, bitkiler, suların kalitesi, etraftaki madenler nedir, o bölgede yaşayan insanlar hangi saatlerde çalışıyor diye araştırma yapardı. Yani eski hekimler yalnızca insan bedenine çalışmaz, önce hastalanma şartlarını düzeltmek için uğraşırdı...
Osmanlı Darüşşifaları
Osmanlı da sağlık hizmetlerinin hemen hemen tamamını yürüten vakıfların, ayrıca gezici sağlık ekipleri oluşturduklarını, hastahaneye gidemeyen hastalar için evlere ücretsiz doktor gönderdiklerini de görmekteyiz. Zira Kütahya'da Germiyanoglu Yakup Çelebi'ye ait bir vakfiyede şu şartlar zikredilmektedir: "Ve dahi anda kim ki hasta olan olursa ona hekim götüreler, ilaç ettireler ve hekim hakkin vereler ve anda ölen olursa kefen ala, ahsen kılalar."
Ister zengin, ister fakir olsun, tibbî tedavileri karşılığı hastalardan bir dirhem bile masraf alınmadığı, yatma, iaşe ve ilaçların tamamen bedava olduğu, ayrıca fakir olan hastalara taburcu edilirken kendilerine bir kat elbise ile bir aylık iaşe masraflarını karşılayabilecek miktarda para verildiği malumumuzdur.
Hastahanelerin pek çoğu vakıflara bağlı oldukları için, daha sonra gelen hükümdarlarca statüleri değiştirilememiş, böylece uzun müddet daha sağlık hizmetlerini rahatça yerine getirme imkanı bulmuşlardır.
Yukarıda belirttiğimiz gibi Türk-İslam dünyasındaki hastaneler, le anılıyordu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde de hastaneler için “darüşşifa” kelimesi ile birlikte “bimeristan”, “maristan” isimleri yanında “darülsıhha, darulafiye, darulmerza, şifaiyye bimarhane, tımarhane” gibi isimlerde kullunılıyordu ve buhastanelerin bir kısmı kendi alanındaki hastalıkları tedavi ediyordu 18 yy. Osmanlısında, hastane kuruluşu açısından gerçekten hareketli bir dönem yaşanmıştır. Bu yüzyıla gelene kadar darüşşifaların sayısından yola çıkılırsa bu dönemin farkı kolayca anlaşılabilir. Bu hareketliliğin, nedenlerinin askeri alandaki hastane ihtiyacının karşılanmaya çalışılması gelmektedir.